26 Ekim 2012 Cuma

BIRAKIP GİTMEK İÇİN DÜNYAYA/GİTMEDEN DAHA




Son zamanlarda sıkça ölüp gidersem diyorum. Ağzıma sakız oldu. Ölüp gidersem peki? Ölüp gittiğimde ne olacak? Hepimiz ölüp gideceğiz gibi farklı anlamlarda ama ölüm temalı. Ve herşey bi yana, ölüp gidersem öyle anlamsızca, hiç eser bırakamazsam bu dünyaya. Ölümüm garip bir hastalıktan, saçma bir kazadan filan olursa. Yeterince öğrenemezsem ve yeterince aktaramazsam bunu dünyaya... Çok fena...
Son zamanlarda canım sıkkın enerjim düşük oldu çok bunaldım. Fakat son bir hafta tavan yaptı mutsuzluğum isteksizliğim...Sürekli olarak telefondan beni proje yağmuruna tutan arkadaş olmasa bişeylere kafa bile yoramıyordum.sağolsun düşündürdü durdu beni.
Ama tabiki mesele bu değil. Mesele Agoradaki bilim kadını,İrlandadaki gazeteci, the newsroomdaki yapımcı kadın gibi olmak istemem. O yüzden dünyaya kalıcı eserler bırakmalı, bir çift laf edebilmiş olmalı ve gerekirse bu uğurda ölmeliyim. Gerçekten öyle.
Son zamanlarda kafamı çok karıştıracak birbirinden fArklı bi sürü kitap okuyorum. Şerif Mardin de var, Ahmet Davutoğlu da, Russell da, Ayşe Buğra da, İbni Rüşd de...iyice kafam karışınca o zorlama hali iyi geliyor bana. Projelerde çalışırken eve gelip bişeyler okumak zordur gerçekten keza akşama kadar zaten hep okursunuz. Literatür taramalarının alasını, yabancı kaynakları, kanunları yönetmelikleri süreli yayınlarda çıkan makaleleri filan. Ben de kopmuştum ayrıca besleyici şeyler okumaktan. İrlanda da biraz okumaya başladım, neyseki yüksek lisansla mecburen başlayan okumalarım düşündüğümden daha hızlı ve eğlenceli olmaya başladı. Ayrıca bi de okuduklarımı merak edip araştırıyorum, o esnada da başka şeyler çıkıyor derken yeni yeni bilgiler ekliyorum kendime. Yoruluyorum gerçekten fakat buna değiyor içimde.
annemlerin bana zorla içirdiği b12 vitamini gerçekten bana çok iyi geldi. Sırtımın ağrısı hafifledi ki bu inanılmaz, 6 aydan fazla oldu neler çekiyorum bilemezsiniz sırtımdan. Ve enerjim yükseldi biraz hatta bariz bir  yükseklik bu. Ohhh akşam kitabımı okurken hiç uykum ile gelmedi. O yüzden belki de kabardı içimdeki kahramanın duyguları belki. Evet canım dedi madem bişeyler bırakmak istiyorsun dünyaya hadi durma.
Aslında 1. Sınıftayken daha oynanan bir oyunum var benim, adımın Çehovla aynı afişte yer alması onurunu yaşadığım, ilk eserim, kamuoyuna ulaşmış, hem Mersin de hem Ankarada oynanmış bir eser. Gurur duymalıyım. Sonra canım Esra'mın bana modellik yaptığı fotoğraflarım Çankaya Life dergisinde basılan. Öyle şık ve profesyoneldi ki...ufak tefek yazılarımız şiirlerimiz var bi de eğer bir kişiye bile ulaşabiliyorsak ne mutlu bize. Şimdi neden biz'li bir ağıza geçtim yazarken bilmiyorum;)) blog yazarlarını kastetiğim için içgüdüsel oldu sanırım;))
Bi de tabi son zamanların en en en şahane şeyi, Bekle beni şiirimin beste yapılacak olması. Kimin yaptığını beste bitince paylaşacağım sizle, düşündüğümüz kişi değil ama :)) çok heyecanlıyım inanın, harika olacak zannımca...
Fakat bu romantik eserlerden sonra ama zannetmeyin ki değersiz benim için, bilakis hep çok özeldir bir mısra bile içinde aşk varsa, bırakarak ölüp gitmek istediğim çok şey var hayatta. Söylenmedik çok sözüm var. Biriktiriyorum şimdi, zamanı gelince her biri tek tek ulaşacak dünyaya...belki ölüp gitmeden daha....
Sevgilerimle
Çolpan....

Hiç yorum yok: