31 Ekim 2013 Perşembe

AMERİKADA'Kİ CADILAR, KATOLİKLER, PROTESTANLAR

  

     18. Yılların sonları ve 19. Yy başlarındaki almanaklarda cadılar bayramının kutlanıldığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. 19.YY’da İrlanda ve diğer ülke vatandaşlarının Amerika’ya göç etmesi ile birlikte Cadılar Bayramı kutlanmaya başlamış ve günümüze gelindiğinde, farklı dil din ve ırka sahip olan pek çok ülke ve toplumda kutlanmaya başlanmıştır.
       Amerikalı Protestan Psikolog ve yazar James Dobson Cadılar Bayramını zararsız bir eğlence olarak değerlendirmektedir. Çocukların Miki Mouse, Süperman gibi kıyafetler giyip kapı kapı dolaşarak şeker toplamlarının  onlar  için eğlenceli olduğunu söylemektedir. Esasında Dobson gibi düşünen insanlar olmasına karşın, Katolikler ve Protestanlar arasında ciddi bir farklılık olduğu ve muhafazakar  Katoliklerin Cadılar Bayramı kutlamalarına çok sert bir şekilde karşı çıktıkları bilinmektedir.
       Bunun nedeninin Hristiyanlığın erken dönemlerinden bu yana Cennetteki Aziz  ruhlarla iletişime  geçebileceklerine  inandıkları ‘’Ruhlar Gününün ‘’ , Protestanlar tarafından ‘ Hayalet, Canavar, Cadı maskeleri ve kostümleri ile küçük düşürücü ve aşağılayacı bir eğlence unsuruna dönüştürüldüğüne inanmalarıdır.
        Bir diğer neden ise ,
        Protestanların Pagan Ürün Toplama Festivali’ni kullanarak  aslında pek çok ülkede de resmi tatil olan 31 Ekim Reform Gününü, yani Martin Luther’in 31 Ekim 1571 günü Wittenberg kalesi kilisesinin kapısına 95 maddeden oluşan bildiriyi asarak Protestan Reformu hareketini resmen başlattığını günü anmak için Cadılar Bayramını bayramlaştırdıklarını düşünmeleridir.
       İncil’de ise, genel olarak geleceği anlatma, büyülerle uğraşma, ruh çağırma gibi uğraşların yasaklanması dışında Cadılar Bayramı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır.

30 Ekim 2013 Çarşamba

PAGANLARDAN CADILAR BAYRAMINA

  Bir Kelt Festivali Olarak Shamhain
Tarih Bilimci Nicholas Rogers Cadılar Bayramını araştırırken ‘’ Bazı Halk bilimcilerin Cadılar Bayramının kökeninin  bir Roma festivali olan Meyvelerin ve Tohumların Tanriçası Pomona’nın Bayramına ya da Ölüm Festivali olan Parentalia’a dayandığını düşünse de, eski İrlandacada Yaz mevsimin sona ermesi anlamındaki Samhain   adlı bir Kelt / Pagan  Festivalidir ‘’ diye not etmiştir
Latince’de Paganus yani ‘’Kırsal ‘’ kelimesinden türeyen Pagan kelimesi, şehirlerdeki insanların öncelikle  Hristiyan olmaya başladığı dönemlerde hala Hristiyan olmayan köylüler  için kullanılan bir sıfat olup zamanla Hristiyan olmayan ile köylü kelimesi neredeyse eş anlamlı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzde Putpereslik olarak yanlış bir algılanmayla karşı karşıya olan Paganizm Hristiyanlar tarafından sürekli aşağılanmış, İbrahim dinine mensup olmayan kişiler için Pagan kelimesi kullanılmıştır. Yani pagan kelimesi,  İslam dininde Tanrıdan başkasına tapan anlamına gelen Müşfik ve Kafir kelimeleri gibi aşağılayıcı anlamlarda kullanılmıştır.

Oysa, doğayı anlayan, doğanın işleyişine bir dini görüş olarak bakan, ve tek Tanrıya  ( Doğa Ana) inanan Paganlar tek tanrılı dinlerden farklı olarak, pek çok sembol, efsane ve inanışa sahiptiler.   Günümüzde Paganizmin ne zaman ortaya çıktığı konusunda kesin bir bilgeye ulaşılamıyor olsa da;  hala tüm tek tanrılı dinlerde Pagan izlerini görmek mümkündür. Söz konusu bu izlerden en yaygın olanları ise,
·         Dilek ya da ibadet için mum yakmak
·         Uğurlama amacıyla bir kişinin arkasından su dökmek
·         Suya para atmak
·         Tahtaya binmek
·         Nevruz
·         Hıdırellez
·         Nazar boncuğu
·         Yılbaşı kutlaması ve yılbaşı ağacı süslemek
·         Astroloji ve fal
·         Anadolu Aleviliği
·         Tütsü
·         Astroloji ve Fal
      ·         Cadılar Bayramı ‘dır. 

Paganizmin etki ektiği dinler arasında KELT Dini (Kent politeizmi) kendine özgü ve son derece zengin bir mitolojiye sahiptir.  Bir Kelt Festivali olan Samhain’ın kelime anlamı yaz mevsimin bitimi kış mevsiminin başlamasıdır. Kelt takvimine göre yıl aydınlık ve karanlık olarak ikiye ayrılır. Bu nedenle Kuzey yarım kürede 30 Ekim- 1 Kasım tarihleri, Samhain festivalinin başlangıç tarihleridir. Artık karanlık dönemin başlıyor olduğuna inanan Keltler, karanlık dönemim başlangıcının arifesi günü, diğer dünya ile dünyamız arasındaki kapının ruhların girebileceği kadar açıldığına inanırlar. O nedenle Samhain’ın kelime anlamı her ne kadar yaz mevsimin sona ermesi olsa da, aslında Samhain ‘’ölmüş ruhların Festivalı’ olarak kutlanırdı.
Kaybettikleri atalarının ruhlarının geleceğine ve kutlamalara katılacağına inanan Keltler, o gecenin ruhlarla iletişime geçmek için en doğru zaman olduğuna inanırlardı. Bu nedenle, mumlar yakılır, çeşitli yiyecekler seyahat eden ruhlar  için etrafa bırakılırdı. Öte yandan,  Meyvelerin ve Tohumların Tanriçası Pomona’ya  bolluk ve bereket için  duydukları şükran duygusunu da ifade etmek üzere etrafa  çeşitli yiyecekler bırakılırdı.  Söz konusu bu ritüellerin  Cadılar Bayramında kullanılan bal kabaklarının ve şeker mi şaka mı oyunlarının orijinali olduğu düşünülmektedir.
Dünyamız ve Diğer dünya ile arasındaki kapının ruhların girebileceği kadar açıldığı bu günde, Keltler iyi ruhların olduğu kadar kötü ruhların da dünyamıza gelebileceğine inanırlardı.  Ölüm Lordu tarafından gönderilen kötü ruhlar hayvanların vücutlarında can bulabilecek, ürünlere zarar verebilecek ve ürün stoklarını dağıtabilecek ruhlardır, kostüm ve maskeler bu ruhları kaçıracak böylece verecekleri zararları engelleyecektir. Bu nedenle de maskeler takarak ve kostümler giyerek kötü ruhları kendilerinden uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Bu ritüelin de hala günümüzde devam eden  kostüm giyme ve maske takmanın başlangıcını oluşturduğu düşünülmektedir.


SHAMHAİN FESTİVALİNİN CADILAR BAYRAMINA DÖNÜŞMESİ

Milattan Sonra 800 yıllarda Hristiyanlığın kabulünün başlaması ile, İngiliz Klisesi Kelt festivallerini Hristiyanlaştırmak istedi. Papa 4. Boniface 1 Kasım Gününü ‘All Saint Days’ yani azizler günü olarak  ilan etti ve 31 Ekim Gecesini Azizler Günü arifesi olarak kutlanılmasına karar verdi. Böylelikle Kutsal anlamında kullanılan Hallow ile Eve anlamındaki Arife günü birleşerek ‘’Hallow’een’’ kelimesi ortaya çıkmış oldu. 
 Bilim adamlarının büyük bir çoğunluğu Papanın Klise tarafından onaylanmış bu kutsal günleri Kelt Pagan kültürüne empoze etmek için bu kararı aldığı yönünde hem fikirdir. Bundan 200 yıl sonra, milattan sonra 1000’li yıllarda, Klise 2 Kasım tarihini de All Souls’ yani ruhlar günü ilan edip, ölülerin onurlandırılmalarını emretmiştir. Böylelikle Klisenin buyrukları ile  bu üç gün, Azizler günü arifesi, Azizler günü ve Ruhlar günü birleşerek Hallowmas ( Azizler Yortusu/ Cadılar Bayramı) olarak anılmaya başlanmıştır.
12.yy’a gelindiğinde artık bu kutsal günler, Bütün Avrupa’da mecburen kutlanan ve pek çok ritüeli içinde barındıran bir dini bayrama  dönüştü. Günümüzde Cadılar Bayramında oynanan oyunların, bayram hazırlıklarının ve bayram esnasında gerçekleşen pek çok aktivitenin  oluşması süreç içerisinde devam etti.



CADI TANIMLAMALARI, CADILAŞAN KADINLAR 
Binlerce yıl önce, bilimin ve özellikle tıbbi gelişmelerin olmadığı zamanlarda, insanlar çaresizce amansız hastalıklara yakalanıyorlardı. Günümüzde çok küçük tedavilerle iyileşilinebilinecek olan hastalıklar o dönemlerde ölüme kadar gidebilen büyük hastalıklara dönüşüyordu. O dönemlerde bazı  kadınlar, bitkilerden yaptıkları karışımlar ile insanların acılarını hafifletebilecek ve hastalıklarının sonlanmasına yardımcı olabilecek ilaçlar yapmaya başladılar. Bu kadınlara Wise Woman yani bilge kadınlar denilmekteydi.
Hristiyanlık bütün Avrupa’ya yayıldıktan sonra İnsanların iyileşmesi  için çareler bulan kişilerin ‘’kadınlar’’ olması Ruhban sınıfını rahatsız etmeye başladı. Klise kadınların insanları iyileştirmesinden  son derece rahatsızlık duymaya başladı, çünkü, eğer bir insan hasta oluyorsa o kişi Tanrı tarafından cezalandırıldığı için hasta olur inancına sahiptiler.  Ayrıca bir insanı iyileştirmek bir kadın tarafından  yapılmazdı. Bu nedenle bu kadınlar Hristiyan olmamakla, şeytana tapmakla, gizli güçlere sahip olmakla suçlanmaya başladılar.
Özellikle Puritan topluluklarının sahip olduğu ataerkil inançlar da durumu  gerginleştirmekteydi. Kadının erkeğe itaat etmesi gerekliliğine güçlü bir şekilde inanıyorlardı. Bir kadının, bir erkeğe nispeten yaradılışından kaynaklanan nedenlerle, şeytanın hizmetinde çalışması olası görülüyor, aynı zamanda da doğuştan şehvetli oldukları düşünülüyordu. Cadılık suçlamaları bu şifacı kadınları köylerine çekilip gizlenmeye itti fakat Klise bu kadınların şeytana taptığı ve karanlık ruhlarla işbirliği içerisinde olduğu yönünde buyruk vermeye devam etti.  Bu tarz eylemler içerisinde olan insanların öldürülmesi toplum içerisinde bir korku yaratarak toplumdaki uyumu arttırıp onları hizaya getirmenin bir yolu oldu. Böylelikle Klisenin Dini olarak güçlü Erkek egemenliği, toplumdaki zeki ve güçlü olan kadınları  acımasızca yok etmeye başladı.
Zamanla Cadılık Suçlamaları öyle bir histerik hal aldı ki, en ufak bir farklı davranış içerisinde olan kadınlar bile cadılık suçlamaları ile diri diri yakılmaya başlandı. Öyle ki hastalıklar, ölü doğumlar ve düşük gibi ortaçağda çok ciddi oranda yaşanan durumların bile Cadılar yüzünden olduğuna inanılıyordu. Komşusuna kızan bir kişinin Cadılık suçlamasıyla öldürtmesi an meselesi olmaya başladı.

 Bilinen en önemli cadılık suçlamaları ve yargılanmalarından bir tanesi Salem Cadı Mahkemeleridir. Salem cadı mahkemeleriMassachusetts'e bağlı Essex, Suffolk ve Middlesex kontluklarında Şubat 1692 ile Mayıs 1693 arasında gerçekleştirilen ve sonrasında cadılık ile suçlanan bir grup insan için sulh yargıçları tarafından yönetilen yerel mahkeme duruşmaları ile devam eden dinletilere denir.Duruşmalar sırasında birçok kişi yetkililer tarafından aranmamasına rağmen suçlanmış, 150'den fazla insan tutuklanmış ve hapse atılmıştır. Duruşmalara bakan iki mahkeme, 29 kişiyi suçlu bulmuş ve cadılıktan ölüme mahkûm etmiştir. Suçlananlardan on dokuzu, on dört kadın ve beş erkek, asılmıştır. Suçlananlardan bir adam yalvarmayı reddettiğinden dolayı ağır kayalar altında sıkıştırılarak idam edilmiştir. En azından suçlananlardan beş kişi ise hapishanede ölmüştür.
Bir ortaçağ fenomeni olan Cadı Avı 15th YY ile  18th YY arasında (Klisenin Cadıların öldürülmesini deklare ettiği 1320 yılından sonra ) gerçekleşmiş  olan bir gaddarlık ve acımasızlık silsilesidir. O dönem içerisinde kaç kişinin Cadılık suçlaması ile öldürüldüğü bilinmemekle birlikte, 10binlerce insanın cadılık suçuyla öldürüldüğü tahmin edilmektedir. İlk kez George Orwell haksız suçlamalar karşısında oluşan zincirleme reaksiyon için Cadı Avı tabirini kullanmıştır. Bu tabir günümüzde hala  toplumda oluşan algı ile birlikte haksız yere idam edilen, öldürülen, hapse atılan , cezalandırılan kişiler için kullanılmaktadır.


ÇİRKİN CADILAR, SÜPÜRGELER, KEDİLER  
Cadıların çok çirkin olduklarına inanılıyordu çünkü Şeytan da çirkindi!  Cadıların Süpürgeleri vardı, çünkü aslında şifacı kadınlar olan cadılar, birini iyileştirmeden önce mutlaka yerleri süpürüyor ve temizlik yapıyorlardı.  Kazanları ve kedileri vardı, çünkü kazan elbette her mutfakta olan bir aletti, Ve kediler de kırsal bölgelerde hemen hemen her evde !
Erkek egemen Klise tarafından cadılık suçu ile yıllarca öldürülüp toplumda pek çok açıdan değersizleştirilen ve zamanın gerisinde bırakılan Modern Zaman kadınları bu nedenle günümüzde Cadılar Bayramını kutlarken güzel,kendine güvenli, seksi, dişilik unsurunu ön plana çıkaran kıyafetler  giyerek geçmiş yıllarda yaşanan bu haksızlıklara tepki gösteriyorlar. 

3 Ekim 2013 Perşembe

BU YAZ



şimdi bu mevsim, bu boğuk hava, griler filan. kahvesini yudumlarken tv karşısında, şu aylardır izleyemediği filmi izlemek isteyenlerden biriyim elbette. hatta o esnada da uyuya kalmak isteyenlerden.

adetimdir, açtım Chambao'yu, mıyıl mıyıl geçmesine izin veriyorum içimden ritmlerin. bırakayım konuşmaya devam etsin, huzur içinde dinlemeye ben de.

uzun süre oldu, yazmadım. fısıl fısıl konuşulmuş çevrelerde. bazılarınız ara ara bakmışsınız yazmış mı diye? sağolunuz bunun için.
yazmadım. bu yaz mutlu mesut anılar biriktirmekle meşguldum gene. geçtiğimiz yaz uzaktan uzaktan aşık olduğum şehre gitmenin sarhoşluğundaydım, bu yaz ise uzaktan uzaktan hep hayalini kurduğum biçimiyle aşkı yaşamanın sarhoşluğu. o en güzel rengi doğanın...  yaşadım ben, bir 14 temmuz sabahı kör saatte uyanıp, ışıklı harflerle tarihe not düştüğüm anı.. teşekkürler dünya, teşekkürler.

bu yaz, bol bol okudum. bol bol not aldım sevdiğim yerleri, bol bol tekrar okudum.  mutlu mesut kitapların şen şanraklığıyla doldu kütüphanem.
sevmediğim her ne varsa çıkardım attım hayatımdan bu yaz. kötü çirkin ne varsa sevmiyordum. kapris, hırs, yalan dolan sevmiyordum. ikiyüzlüler bir de. zaten kaç tane olabilir ki çevrenizde. sevmekten, inanmaktan, umursamaktan vazgeçtim. hiç de umrumda değillerdi.

bol bol direniş oldu sokağımda, evim salonum camlarım, ruhum etkilendi her bir safhasında. bol bol dik durmaya devam ettim.

ben bu yaz, bol bol sevdim dünyayı, hakikati ararken hayretler içinde, bol bol şaşırdığım şeyler oldu. sevdim onları da.
sevmeyi derinleştirdikte, ve sevildikçe böylesiye... ayrımlarım değişti, inandıklarım değişti, ben değiştim.
diyeceğim o ki, bu yaz benim için, sadece bir mevsim değildi...