27 Aralık 2014 Cumartesi

YENİ YIL DİLEĞİ


selam olsun hanımlar, beyler,
selam olsun mini mini birler, çalışkan ikiler ... :)

bol güneşli bu aralık sabahından, bedenimin pazartesi hissettiği cumadan selam olsun...

günler geceler birbirini kovalayıp duruyor. yeni yıllar, son ayların celladı. yılı aydan, ayı günden daha değerli kılan ona verdiğiniz anlam. meh deyip geçin. en güzel an, şimdiki an.

bu an. tam da siz bir yerlerde bir telaş, bir gürültü, bir kaos içerisindeyken ben, iki satır yazmak üzere sakin ve dinginken...

 söylemek değil ki derdim, söylediklerim dündü, bitti. söylediklerim söndü, bitti.

şimdi anlamak üzere duruyorken, anlamak üzere susuyorken,

kulakları çınlasın dostların. susmak üzere ne çok konuştuklarımın...

yeni aşklar gibi kıpır kıpır olsun yılınız,

sevdikleriniz pamuklara sarar gibi sarsın sizi,

kelimeleriniz ilaç, varlığınız şifa olsun,

siz  iyi bakın ona, ömrünüz yol olsun,

yol olsun,

yürüdükçe siz,

hiç bitmesin!....






30 Kasım 2014 Pazar

BENLİ KARMAŞALAR


her şeyi bırakmak ve yazmak istedim.
öyle çok yazmak ki, gözlerim kalem, ruhum kağıt olsun.
müziğin sesi kısılmasın hiç, beynimde yüksek, ruhumda sakin bir an olsun.
anlar olsun..

anlar ki en çok kaybolduğum
o uzaklara bakan ben ,
uzaklarda kaybolan ben.

gitmek eyleminin vücut bulamaması ben!

bulsa özgürleşir miydi ki?
özgürleşmemekte özgür olan ben!



anladım ki son bahar değilim,
anladım ki tüm mevsimlerden azade,
tüm mevsimlerde asude bir ben...

ahh o ben, benden öte, benden ötede bir ben
her an kadar ben, her andan ziyade bir ben!


ben olmamakta özgür bir ben!




10 Temmuz 2014 Perşembe

Toplum Mühendisliği Kavramına Tepki


Türk Dil Kurumu'na göre mühendis, İnsanların her türlü ihtiyacını karşılamaya dayalı; çeşitli yapılar yolköprübinapeyzajçevre gibi şehircilik ve imar dışı alanların ilkeleri, bayındırlık; tarımbeslenme gibi gıdafizikkimyabiyolojielektrikelektronik gibi fenuçakgemiotomobilmotoriş makineleri gibi teknik ve sosyal alanlarda uzmanlaşmış, belli bir eğitim görmüş kimsedir.  Bir İnşaat mühendisi olan Arthur Mellen Wellington’a göre ise mühendislik, “Beceriksiz birinin iki dolara kötü yaptığı bir şeyi bir dolara iyi yapma sanatıdır."
 Günümüz genç mühendisleri arasında ise mühendislik düşünme sistemi ile ilgili yaygın bir fıkra vardır. Fıkrada bahsi geçen bir topla ilgili bir ölçümde matematikçi ve fizikçinin akıl yürütmesinin yanında mühendis olanın öncelikle kırmızı toplar el kitabını görmek isteyişi anlatılmaktadır.
Mühendislik faydacı bir zemin üzerine kuruludur. Bu fayda, hizmet sunan, hizmeti gerçekleştiren ve hizmete ulaşan aktörlerin her biri için geçerlidir. Başka bir deyişle fayda; etkin maliyet, kaliteli hizmet, kullanışlı ürün, yararlı bilgi gibi konularda kendisini göstermektedir. Kesin kuralların, laboratuvar ortamlarının, nicel olarak kolayca ölçümlenebilir verilerin var olduğu mühendislik gerek pratik uygulamaları gerekse felsefesi bakımında sosyal bilimlerin doğasıyla taban tabana zıttır.
Bauman’a göre, “sosyolojik düşünmek çevremizdeki insanları, onların hasletlerini ve düşlerini, kaygılarını ve acılarını biraz daha iyi anlamamızı amaçlar. O zaman belki biz onlardaki insan bireyi daha iyi görür ve kendimizin yaptığı ve yapmaktan hoşnut olduğu şeyleri yapma haklarına, yani tercih ettikleri hayat tarzını seçme ve uygulama, kendi hayat projelerini belirleme, kendilerini tanımlama ve hepsinden önemlisi onurlarını kıskançlıkla koruma haklarına daha fazla saygı gösteririz” (Bauman, 1999: 25). Mühendislik anlayışının bunu yapmayacağı ve zaten konusunun bu olmadığı açıktır. O nedenle, toplum mühendisliği olarak adlandırılan kavram altı doldurulmamış, ne demek istediği açık olmayan, gerek sosyal bilimlerden ve gerekse fen bilimlerinden uzak ve yabancı bir kavramdır. İyi bir faşist, harika bir hırsız, aşırı dinci bir bilim adamı gibi birliktelikler nasıl bir birine yabancı ve alakasız ise, toplum mühendisliği kavramındaki mühendisliğe yüklenen kavram da o denli alakasızdır.
Toplumun demografisinde, sosyal dokusunda, tarihten gelen yapısında değişiklik yapmak, tepkilerini, nefretlerini, isteklerini, sevgilerini, tutkularını ve kitlesel şekilde ifade ettikleri duygularını yönlendirebilmek, kontrol altında tutabilmek olarak açıklanan bu kavramda toplum bilimciler ve mühendisler bir an önce bir araya gelerek bu tanıma karşı çıkmalılar, bu yakıştırmayı reddetmelidirler. 
*Akbaş , Kültürel Sembolleri Yorumsamacı Bir Bakış Açısıyla Okuma Ve Sosyal Hizmet  İlişkisi adlı makalesinde Sosyal Hizmet Uzmanlarının birer toplum mühendisi olma yönünde davranışlar sergilediğini, polis gücü, mahkemeler ve yasalar gibi  sosyal kontrolü tahkim ve takviye eden bir görünüme bürünmekte olduğunu iddia etmektedir. Kanaatimce, sosyal hizmet uzmanları toplum mühendisleri değil, olsa olsa statüko ve devletlerin dayattığı politikalar dahilinde algılar ve davranışlar değiştirmede icracı olabilirler.
Elbette ki Toplum üzerinde yukarıda bahsi geçen bu yaptırımları uygulamaya çalışan politikacılar, devlet adamları ve bürokratlar olduğunu biliyoruz. Bu durum küreselleşme, ekonomik politikalar ve  uygulamaların araçlarıdır. İnsanları ve insanlığı bu kötü uygulamalardan korumak ise sosyal hizmet uzmanlarının ana gayesi olmalıdır.  Bu gayeyi ancak, statükonun icracısı olmayan, müracaatçısını ötekileştirmeyen, dışlamayan, ihtiyaçlarını doğru analiz eden sosyal hizmet uzmanları gerçekleştirebilirler. Toplumun dışına itilen, devletin nezdinde anormal sayılan ve sosyal hizmet uzmanlarının denetiminde ehlileşecek ve ‘’iyi’’ ve ‘’ normal’’  olması sağlanacak bu müracaatçıları anlamak kültürlerini anlamaktan geçecektir. O halde Akbaş’ın konu üzerine kaleme aldığı bütün makalelerinde belirttiği gibi sosyal hizmet uzmanlarının sosyolojik düşünmeye açık, modernist projelerin öngördüğü biçimde, kültürel farklılıkları göz ardı eden ve hakim kültürün norm ve değerlerini normalleşmenin kıstasları kabul eden bakıştan uzak durup, kültürel farklılıkları ve sembolleri anlamacı/yorumsamacı bir bakışla ele alması gerekmektedir.
                                            Çolpan ERDEM

Sosyal Politikalar Y. Lisans
*Yar. Doç. Dr. Emrah Akbaş / 
 ''Kültürel Sembolleri Yorumsamacı 
Bİr Bakış Açısıyla Okuma ve 
Sosyal Hizmet İlişkisi ''
Makalesi Kritiği  

2 Mayıs 2014 Cuma

Hakikat Aşkla


Yalnız hakikattir güzel olan, sadece odur sevilmeye değer demiş Boileau.

Hakikat üzerine konuşmanın incelikli, koyu kahveli, güneşli mi güneşli bir yanı vardır. Ne kadar konuşursan o kadar şenlenir. Ve şenlendikçe sen, içkiyi fazla kaçırmış bir şarapçı gibi, gecesi başka sabahı başka dert olur insana. O fark edişin elidir, önce bir yanağına, sonra diğerine vuran...

Hakikat aşk ile sararsa seni...Derin bir kuyu gibidir,  içine doğru çektikçe derinliği artan... O derinlikte çiçek bahçeleri de görebilirsin, zehirli mızraklar da.

Hakikatini sev, sarıl ona.

Çiçeklerini yeşertmeye, ya da köreltmeye mızraklarını..

 ihtiyacın olan inanç orada...

Öyle ise, kendi kuyunda derin kal, kendi kuyunda  azade.


26 Mart 2014 Çarşamba

GİTMEK ???



kırk yıllık hatrı başına çalınsın, sade bir kahve yeterdi bana... anıma, tam da şu anıma... belki biraz toparlardım kafamı, gözlerim deli deli bakardı belki. bakmadı. napayım, bakmasın...
yıllar yıllar bu ülkede olan biteni düşünüyorum. her 20 yılda bir kriz, ayaklanma, karmaşa olan bir ülke.. nasıl büyüyebilir, nasıl kalkınabilir? buna imkan yok.

ve zamanla tüm kötülüklerin anasının insan olduğunu anlamak sancısı karnımda.  insanlığa aşığım ama insanlardan nefret ediyorum diyen arkadaşımı tekrar tekrar hatırladığım anlar yaşıyorum. kişi neyse kurum o, kurum neyse devlet o, devlet neyse kişi o, kişi neyse devlet o...
yoksulluğun kısır döngüsü gibi yaşamımız, yoksuluz hem, hem de kısır döngü döngümüz, ne kadar geniş alsak manevramızı o kadar sert çarparız.

 hayatımın en güzel anı tam da bu vakitleri geçen yılın. silip atmanın hafifliği. yeni yaşamın umudu, eskide kalanları an be an ağırlaştırdı. ta ki çıktım dışına çemberin, o zaman gördüm gereksizliğini pek çok kişinin.

şimdi bir kez daha silip atmayı hayal ediyorum, bu coğrafyadan uzaklaşmayı.
sevdiğim adamla birlikte üstelik.
güle oynaya, şen kahkahalı yeni yaşamımda, en sevdiğim, en güzel sevdiğimin yanı, kalbimin diğer yanı, alıp başımızı gitmek için tüm çabamız.

kalbimizi atıp sırtımıza, sessizce gitmek...