25 Ağustos 2012 Cumartesi

KOKUSU ÜZÜM



Sanki hiç belli etmek istemiyordu kendine bile, heyecansız ve soluk bir cümle gibi döküldü ağızdan. gözleri bir an uzaklara dalmışken,
özledim! dedi.  çok özlüyorum...
kırgın ama telaşlıydı...

Hüzün  bir beden büyük gelmiş belli üstüne, kollarından sarkıyordu. 

 Masada şarap, masada kadeh ve masada, kadındı!

Kocaman masaların küçücük kadını... Küçük masalarda dev!

Masanın da çok umrunda değil ya diye geçirdi içinden, olması da beklenmezdi...

Tek kelime etmedi neden sonra... kırmızısı ile  kadehindeki  ruj izinin, geçmişi arasında bir yerdeydi sanki.
Uzak diyar izleri yüreğinden kayar gibi, kokusu  üzüm olmuş da, kadehlere dolar gibi...


29 Temmuz 2012 /Dublin


.

Hiç yorum yok: