4 Haziran 2012 Pazartesi

Aşk Çiçek Böcek

Facebookta gördüm, birileri birine bi mesaj göndermiş sandım ama çok sevdim. ' Sen aşkı çiçek böcek sanmışsın 'diyor imalı bir şekilde. Çok hoşuma gitti. Ben örneğin, aşkı çiçek böcek sanıyorum. Gerçekten! Aşk başka ne olabilir ki, çiçek böcek filan değilse de pardon ama ne olacak. Yaz mevsimi, çiçek kokuları hatta deniz kıyısıdır aşk. Mis gibi kokularını içine çektiğin çiçeklerle bezenmiş şahane bir Kaş sokağı olabilir. Çok deli gibi eğlendiğim bir konserde duyduğum harika sounddur. Kafam da hafiften çakırdır ha. Dans ederken sevdiğim adamla göz göze gelmem, belki biraz utanmam, belki biraz rahat olmamdır. Aynayla barışmak, kendinizi dünyanın en güzel kadını hissetmek de cabası. Aşık olduğunuz adamın kulağına  ne kadar şahane gözleri olduğunu  da fısıldıyorsanız, ohhhh misss  gerisi boşunadır. Boşu boşunadır...
Her neyse konumuz bu değil aslında. Hoş bir konumuz da yok ya, öyle yazıyorum işte. Yaz gelmiyor, bahar gelmiyor ya bi türlü, çok sinir bozucu. İçimde bi Akdenizli, hadi git, hadi git diyip duruyor. Kurtlanmaya başladım işte. Bu yaz seyahatlerim var, güneşli günlerde olmasını temenni ediyorum. İçimde pırıltıları dolaşsın diye temenni ediyorum. Kaçamaklar ne hoş hayatta. Bi kaç günlüğüne kaçı vermek her şeyden. Hayatınıza biraz dışarıdan bakabilmek. Dost sesi  var bi de, hoşgeldin diyen, gene gel diyen. Yok vallahi tadı hiç bişeyde..Yok Yok...
Bi deniz gördüm geldim ya ben. Sabah bi keyfli bi keyfliydim. Kıpırdanıp duruyorum sabahtan beri...Eğleniyorum yani durduğum yerden. Şarkılar, şarkılar, şarkılar...
Çok mu keyfime düşkünüm acaba ben ? Geçenlerde bi arkadaş dedi ki, Çolpanın işi tam sefahat! Kim ya, ben mi , hadi be, ne alaka dedim. Öyle öyle dedi o da... Gez, toz,ye, iç, yeni yerler gör. Doğru len diye düşündüm içimden. Dışarıdan nasıl göründüğü bilmiyorum ama, ben bayılıyorum vallahi bu sayılanlara. Ay kim sevmez anlamıyorum ki. Siz de gezin tozun, totosunu kaldırıp Gölbaşına gidemiyor Ankara insanı. Napıyım yani? Para filan muhabbeti de değil bu. Ben procecilik işinden önce, eyvallah yurt dışına çıkmamıştım ama, Türkiye'nin pek çok yerini gezdim, param filan da yoktu. Ve o seyahatlerim şahaneydi... Nerede istersem orada kalıyordum. Kaçkarlara bile gittim diye tam da buradan övünmeden geçemeyeceğim. Övünürüm vallahi hiç acımam. Hatta Kaçkarlara şarap çıkardım arkadaş!Dağlar kızı Reyhan diye çizilmiş karakalem resmim var dağ günlüğünde. Heee naber, bi kaldırıverin totonuzu... İki gün sonra bye bye dicez dünyaya. Yolda olmak güzel şey. Etraf yeşil, dağlar, ovalar, coğrafyalar, rengarenk insanlar... bir gün bir amca ile karşılarsınız, bi laf eder, öleee kalıverirsiniz. Bir  garip çocuk, bir garip kadın, bir garip kız görürsünüz. Yabancılığın da, yakınlığın da alasını görürsünüz. Ağlaya ağlaya kaldığınız yere döndüğünüz de olabilir, lobide sabahladığınız  da dostlarınızla.Aç da kalabilirsiniz, ekmeğini sizle paylaşan şahane adamı da bulabilirsiniz.   Anı biriktirmek mühim olan inanın, güzel anılar biriktirmek. Gerisi yalan. Hala koşabiliyorken koşmak istiyorum, sesim çıkıyorken avazım çıktığı kadar bağırmak.
Anlamıyorum insanların oturdukları yerden kendilerini boğmalarını. Herşeyin bir dengesi var. Allaha şükür, işimizi gücümüzü hakkıyla yapmıyor muyuz, hem de alasını, yapabildiğimizin en alasını yapıyoruz. Hepimiz öyleyiz, ve öyle olmaya devam edeceğiz. Fakat bitince ekmek parası kavgası, ayakkabılarımızı çıkarıp girelim  kendi dünyamıza. Sevdiğimiz insana bir çiçek kopararak komşunun bahçesinden... Bakın görün, nasıl da aşk çiçek böcek oluyor o zaman :))

Hiç yorum yok: