23 Nisan 2013 Salı

Çocuk İşçiliği







2.1. Çocuk İşçiliği 

Sorun, Çocuk İşçiliği sorunudur. Çalışmak kavramı çocuk dünyasında henüz tanışılmamış öğrenilmemiş ve deneyimlemek için fiziksel ve ruhsal olarak son derece erken bir kavram olduğundan ötürü, çocuk için bir çeşit zorlama, istismar etme, sürükleme olarak adlandırılabilir.  Ayrıca çalışan çocuklar, çocuk hakları ellerinden alınarak, yaşamları boyunca kendilerini etkileyecek fiziksel ve ruhsal travmalar yaşamış ve yaşayacak olan çocuklardır. Bu nedenle çocuklukları olduğu kadar yetişkinlikleri de yara almış çocuklardır.
Küreselleşen dünya, zenginliğini, konforunu, türlü türlü olanağını adil bir şekilde paylaşamadığından, gelişmiş bir ülkede mutlu ailesinin yanında çekiştirerek oynadıktan sonra bir köşeye atıp bir daha asla kullanmayacağı o oyuncağı gelişmemiş bir ülkede yaşayan bir çocuk işçiye yaptırmaktadır. Bütün dünyanın sessizliğinden anladığımız kadarıyla kabul ettiği bir gerçektir bu,  şu an Çin’de bir fabrikada, hatta ben şu an bu makale üzerine çalışırken gözü yaşlı milyonlarca çocuk çalıştırılmaktadırlar.

Henüz gelişme döneminde olan çocuklar için çocuk emeğinin en kötü biçimlerde kullanılması pek çok zihinsel, fiziksel, sosyal sorunu ayrıca ilerideki yaşantılarını etkileyecek olan eğitim, sağlık gibi kamu hizmetlere erişememesinden doğacak olan sorunları beraberinde getirmektedir.

Türkiye’nin onayladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesi, 18 yaşından küçük herkesi “çocuk” olarak tanımlamaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ise, 15-24 yaş grubunu genç işçi olarak kabul ederken, 15 yaşın altında aile bütçesine katkıda
bulunmak ya da yaşamını kazanmak amacıyla çalışanları “çocuk işçi” veya “çalışan çocuk” olarak adlandırmaktadır. (Tor, 2010).

Çocuk işçi kavramı Türk  İş mevzuatında 4857 sy  İş K. M. 71 uyarınca 06/04/2004 tarihinde çıkarılan, ÇOCUK ve GENÇ  İŞÇİLERİN ÇALIŞTIRILMA USUL ve ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK’e kadar tanımlanmış değildi. Söz konusu bu yönetmeliğin 4 . maddesinde;
* Genç işçi : 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişiyi,
* Çocuk işçi : 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi olarak tanımlanarak ILO’nun yaptığı bu ayrım resmi olarak kabul edilmiştir. Yönetmelikte 
çocuk ve genç işçi ayrımlarının bulunması her ne kadar kanun ve yönetmelik vasıtasıyla Çocuk İşçiyi koruyuc önlemler getirmiş olsa da, ulusallararası düzenlemelerdeki kavram ve terminolii ile bütünlük sağlamada zorlukları beraberinde getirmektedir.
  
2.1. Türkiye’de Çalışan Çocukların Genel Durumu

Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin 32’nci maddesi, çocuğun “tehlikeli olabilecek ya da eğitimini engelleyebilecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişimi için zararlı olabilecek herhangi bir işte çalıştırılmasına” karşı korunma hakkını savunmaktadır.

Ayrıca İLO ‘nun Temel Haklarına İlişkin 8 maddesinden bir tanesi Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesidir.
Söz konusu bu sözleşmeye göre ;
·          Çocukların alım-satımı ve ticareti, borç karşılığı veya bağımlı olarak çalıştırılması ve askeri çatışmalarda çocukların zorla ya da zorunlu tutularak kullanılmasını da içerecek şekilde zorla ya da mecburî çalıştırılmaları gibi kölelik ve kölelik benzeri uygulamaların tüm biçimlerini; 
·         Çocuğun fahişelikte, pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu; 
·         Çocuğun özellikle ilgili uluslararası anlaşmalarda belirtilen uyuşturucu maddelerin üretimi ve ticareti gibi yasal olmayan faaliyetlerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu; 
·         Doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan işler olarak tanımlanan ‘’En kötü biçimlerdeki Çocuk İşçiliği (madde 3) ‘’,   Bu Sözleşmeyi onaylayan her üye ülke tarafından  acil bir sorun olarak yasaklanmasını  ve ortadan kaldırılmasını temin edecek ivedi ve etkin önlemleri almakla sorumludur (madde 1).

27 Haziran 2001 tarihinde 24445 sayılı resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilen bu sözleşme sonrasında çeşitli düzenlemeler yoluyla çocuk işçiliğinin önüne geçilmek için adımlar atılmış olmasına rağmen, gelişmekte olan diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de çocuk işçiliği tamamen ortadan kaldırılamamıştır.


 ILO katkısıyla DİE tarafından gerçekleştirilen Ekim 1999 Çocuk İşgücü Anketi temel göstergelerine bakıldığında 63,416,000 olarak tahmin edilen Türkiye nüfusunun % 25.4'ünü (16,088,000 kişi) 6-17 yaş grubu insanlar oluşturmaktadır. Türkiye genelinde 6-17 yaş grubu arasında bulunan 16,088,000 çocuğun içerisinde ekonomik faaliyette bulunanların oranı %10.2 (1,635,000 kişi) olarak tahmin edilmiştir. (http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/areas/child.htm) . ILO verilerine göre bu oranlar   Ekim 1994 Çocuk İşgücü Anketi sonuçları ile karşılaştırıldığında, 1994 yılında 6-14 yaş grubundaki çocukların % 8.5'i ekonomik bir faaliyette çalışmakta iken, Ekim 1999'da bu oran % 4.2'ye düşmüştür.  5 sene içerisinde neredeyse %50 civarında bir düşüş gerçekleşmiştir.  
TÜİK istatistiklerine göre istihdamda bulunan çocuk sayısı azalmaya devam etmiş ve 1999-2006 yılları arasında 2. 269.000’ den, 958.000’e düşmüştür. Unicef Türkiye Çocklarının Durumu Raporu (2011) de de belirtildiği üzere bu durum 6-17 yaş aralığındaki bütün çocukların %5,9’unun bir tür ekonomik faaliyet içinde istihdam edildiğini göstermektedir.
DİSK-AR Çocuk İşçiliği 2013 raporunda ise aynı dönemde Türkiye’nin  istihdamdaki çocuk işçiliği ile mücadelede ivmesini kaybettiği belirtilmektedir. 1994-1999 yılları arasında istihdamdan çekilen çocuk işçi sayısı yıllık ortalamada 128 bin iken,  1999-2006 yılları arasında yıllık ortalama 74 bin olarak gerçekleştirildiğine dikkat çekilmektedir.

  Nisan 2013 TÜİK verilerine göre Ekonomik faaliyette çalışan 6-17 yaş grubundaki çocukların istihdam oranı %5,9’dur. Bu yaş grubundaki  istihdam  oranı  2006 yılı sonuçlarına göre aynı düzeyde kalırken, çalışan çocuk sayısında 3 bin kişilik artış gerçekleşmiştir. Çocukların istihdam oranı, 6-14 yaş grubunda %2,6, 15-17 yaş grubunda ise %15,6’dır. Türkiye genelinde 6-17 yaş grubunda istihdam edilen çocukların %44,8’i kentsel, %55,2’si kırsal yerlerde yaşamakta olup, %68,8’i erkek ve %31,2’si ise kız çocuklarıdır.


Kaynak:TÜİK


Çalışan çocukların %44,7’si (399 bin kişi) tarım, %24,3’ü (217 bin kişi) sanayi ve %31’i (277 bin kişi) hizmet sektöründe yer aldı. Sektör bazındaki sonuçlar, 2006 yılı sonuçları ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 8,1 puan artarken, sanayi sektörünün payı 6,6 puan ve hizmet sektörünün payı ise 1,5 puan azaldı.


                                           Kaynak:TÜİK

Çocuk işçiliğinde bir diğer önemli  konu ise ücretsiz aile işçiliği konusudur. İstihdam içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı 1999 yılında 4 milyon 447 bin iken, 2006 yılında bu sayı 6 milyon 540 bine ulaşmıştır. 2012 yılı için ise bu rakam yaklaşık 1 milyon kişi artarak 7 milyon 503 bine yükselmiştir. Böylelikle 5-17 yaş arası toplam çalışan çocukların (istihdama katılan ve ev içinde çalışan) sayısı 8 milyon 397 bine ulaşmıştır.  Toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999’dan bu yana % 41’den % 56’ya çıkmıştır.  ( DİSK 2013 Çocuk Raporu)




 Çolpan ERDEM
YBU - Sosyal Politikalar Yüksek Lisans
Çocuk Koruma Politikaları Dersi
Ankara - Nisan 2013 

(Not: Bu çalışma henüz tamamlanmamış bir makalenin ilgili bölümüdür)


Hiç yorum yok: