25 Temmuz 2012 Çarşamba

DelikuŞ Bir Dubliner mı?


Dublinde 3. gece 2. blogum

-Garda polis demek, ve bir arkadaşın da yorumuyla, bütün dünyada polis polistir, ırlandaca neden garda ?
- Irlandalıların irlandaca konusamadığı gerçeği aslında biraz sinir bozucu değil mi? kesinlikle evet!
- Havalanındayken her yerde sağa bakın yazıları gördüğümde herhalde göcmenler için yazmışlardır diye düşündüm. nerden bilirdiiiiimm, salağa döndüm 3 gündür, arabalar habire sağdan geliyor, otobüse sağdan biniyorsun, sağdan iniyorsun. Londrada kalmışlığıma rağmen o kadar , niye burada boyle bir hisse kapıldım bilmiyorum.
- otobüs biletleri 2.50 civarlarında ama gittiğiniz mesafeye göre değisiyor. bu sabah yenice anladık ki, siz eğer tam tutarı vermezseniz size bir fiş gibi birşey veriyor, kalan 10-20 centlerinizi gidip ilgili yerden alıyorsunuz. bi sürü fiş attım bile ben anlamadan. uzun süre kalacaksanız eğer burada gerçekten önemli olabilir bu durum.
- jonathan anlattı bugün, bu milletlerin arabalarında şoförlerin sağda olmasının nedeni eskiden at arabaları sürücülerinin soförlere kırbaç ile saldırmalarıymış. sağa kaçıp güvende oluyorlarmış beyzadeler. neysem , kimse inanmadı bu hikayeye.

- dün eğitim basladı. managing people, o yeahhh, bisürrü öğretmen var. grubun en yaslısı olan sevimli alman amca Peter dübn bana dedi ki, ben sadece bir öğretmenim. Eyy amcacım dedim sen Almanyada bunu diyosan biz napalım.

- hala grubun en genciyim.
- hala bana ilk soru İspanyol musun oluyor
- hala gaza geldim mi cok konuşuyorum :))



- sınıfta Italyanlar, İspanyollar, polonyalılar , brezilyadan bir veronica, bir Latin Amerikalı var. Juan Carlos diye bir arkadaşım var yahuuuu... king of the spain..miş öyle dedi..

- Okulun merdiveninde koşarken bugün, nedense hep okulda koşmak alışkanlığım değişmemiş, heyy ya okula döndüm diye düşündüm. ankarada da malum yüksek lisansım başlıyor. sonra da zaten 3 yaşından bu yana okullarda geçtiğini anımsadım ömrümüm, olsun be ya dedim, ne güzel, hep ne güzel yeni yeni renkler hayatımda.
- dün gece öyle güzel yağmur yağdı ki,,, çıtır çıtır sesini duydum yağmurun tüm gece. ormanın içinde şahane doğasıyla güneşi ayrı güzel, yağmuru ayrı güzel kaldığım yerin.gece yağmur sesi ile beraber, ahmet inam okuyup hakikat aşkı tanımlamasına hayran kaldım.
- Trinity college a gittim. hayallerimin okulu. hayalim az kalır. kafeteryasında neler hissettim bilemezsiniz.

- Dublinde şahane kapılar var, rengarenk. şehrin tipik londra havasını nasıl da şenlendiriyor. ben, aşkı çiçek böcek sanan ben. her yeri kaplamış gri hava ve tuğla evlerden en çok gördüğü şey çiçekler, rengarenk kapılar olan ben.
- sabah otobüste uyumak üzere olunca sehrin beni hiç tedirgin etmediğini farkettim, havasından mı suyundan mı, nedir bu bendeki fazla fazla tedirginsizlik hiç bilemiyorum.

- Şehirde alışverişe bir düşkünlük bi her yerde bi sürü mağaza anlayışı görmedim ama mağazaların mimarilerini de başka hic bir avrupa kentinde görmedim. Gidin ve yüksek tavanlı binalarda dolaşın derim.  

- içimde bi yerde bi his dubline o kadar yakın ki.sanki hep buralarda bi yerlerdeymişim ben. ya da geleceğim bir vakit, küçük bahçeli bir evde, yağmur yağarken usul usul, kahvemi içip, kitabımı okuyacağım.

sanki bir küçük Dubliner ben.. bir küçük dublin içimde, o kitabı okuduğum cok gençlik yıllarımdan ve edindiğim o kadar yaiamdan sonra....

Colpan...

 Dublin / 24.07.2012
Türkiye saatiyle 02.32

.
-

Hiç yorum yok: