14 Kasım 2016 Pazartesi

Başlıksız Yazı


2016 Ocağında yazmışım en son. Yazmaya değer bir şey mi yok, yoksa yazmakla olan ilişkimde mi bir sorun var bilmiyorum. Belki ikisi de var. Belki ikisi de yok. Ankara geçtiğimiz yıl acılarla dolup dolup taştı. Kızılay'a Tunalı'ya inmeye korkar oldu insanlar. Aşıklar için çok kötü olsa gerek. Sevdiğin ile Tunalı Hilmi caddesinde kahve içelemeyen bir Ankara'da, hatıraları eksik kalır insanın. 

Güvenlik en temel ihtiyaçlarımızdan. Yemek içmek kadar elzem. Çiçek çocuk olduğumu ben büklüm sokaktaki evde yaşarken, gezi olayları bahçeme bahçeme dolarken anlamıştım zaten. Nasıl da korkuyordum. Nasıl da korkutuyordu beni tüm taraflar...

Madem aylar sonra, bi aldım klavyeyi elime, bi açtım sayfamı, iki satır yazayım dedim, iki satırla kalsın madem. Güven dolu ilişkilerin ve yaşamların olduğu hayal dünyamın gerçeğe yansımasını çocukların yüzünde gülümse, aşıkların kalbinde çarpıntı, anne babaların gözlerinde huzur olmasını dileyerek...

Hoşça vakitler olsun... 




Hiç yorum yok: